4 Mart 2018 Pazar

ASKER DİZİLERİNE DAİR... - ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR



Birileri de sürekli asker-polis dizilerini eleştiriyor.
Gaz alıyormuş, zararlı etkileri varmış...

Kastedilen diziler hangileri? Börü, Savaşçı, Söz, İsimsizler...

Bu tarz dizilerin hepsini inceleyen birisi olarak şunu görüyorum, bu çalışmaları iki ayrı kategoriye ayırmak gerekiyor.

Birincisi, iktidarın gazını almak ve tepki azaltmak için yapılan diziler...

İkincisi de bu ortamdan istifade edip gerçekten samimi bir şekilde hassasiyet içeren, toplumsal kaygısı olan projeler. (Siyasi irade bu tarz projelerden çok haz almasa da faydalanmak istiyor ya da dengeler gereği susmak zorunda kalıyor. Belki de her ikisi de...)

İsimsizler dizisini kafadan birinci dediğimiz türe yazabiliriz. Hakkında çok fazla konuşmaya bile gerek yok.

Söz, tamamen birinci seçenek gibi başlamamış olsa da 16. 17. bölümünden sonra muhtemelen İsimsizler dizisi beklenen ilgiyi görmediğinden onun açığını da kapatmak için daha düşük algı seviyesindeki kişilerin beklentisini karşılayacak, baharat basılmış kötü et gibi dayadı aksiyonu sonraki bölümlerde. Mantık hataları da cabası.


Börü, bu dizide gördükleriniz hayal ürünüdür bile demedi. "Kafadan" bazı konulara girdi. 6 bölüm olarak planlanan bu çalışma zaten daha uzun süreli olsa RTÜK ekranlarda barındırmazdı muhtemelen.



Ve Savaşçı. Diziyi 10 bölümden fazla izleyen birisi, meselenin hiç de gaz alma meselesi olmadığını, bu diziyi yayına hazırlayan ekibin hiç de böyle yüzeysel bir isteği olmadığını kendiliğinden anlar. Sadece dizinin senaryosu ve mesajları değil, seçilen oyuncuların çok büyük bir kısmı da ciddi hassasiyet sahibi. (Bu yaklaşımlarını kendi sosyal medya hesaplarından paylaşmakta da bir sakınca görmüyorlar. Örneğin bir tanesi bugün şehit cenazesindeydi.)

Bu dizileri eleştirenlerin iki detayı atladığını düşünüyorum.

Birincisi, ülkemizde ciddi bir dizi izleyici kitlesi var. Siyasi iktidar da bunun farkında ki bu alana ciddi yatırım yapıyor. (Biz de isterdik ülkenin tamamı belgesel izleyip klasik müzik dinlesin ama on yıllardır ülkenin maruz kaldığı eğitim ve yönetim hamlelerinin sonucu olarak yurttaşlarımızın büyük çoğunluğu böyle değil.)

İkincisi, kumpas davalar sürecinde FETÖ ile AKP koyun koyuna iken ve sonrasındaki 15 Temmuz darbe girişimi ile yıllarca askerimiz, ordumuz sürekli hedef yapıldı, kötülendi. Aşağılandı. Zindanlara tıkıldı ve ciddi bir algı operasyonuna maruz kaldı. Asker karşıtlığı/nefreti topluma ilmek ilmek işletilmek istendi, ciddi de bir aşama kaydedildi maalesef bir dönem.

Bu dizilerin kalitesini, içeriğini irdeleyelim, eleştirelim.

Ama bırakın bu diziler en kötü ihtimalle toplumdaki asker sevgisini beslesin, bir nebze yaralar sarılsın. Asker ile halk arasındaki yapay buzlar erisin. Kolay bir süreç basit bir saldırı yaşamadı ordumuz, askerimiz. Ki bu diziler ciddi anlamda "yara sarma" etkisi yaratıyorlar. Ayrıca şahsen ben etnik sevicilik yapan oyuncu tiplerindense asker hassasiyeti güden oyuncular görmeyi tercih ederim. (AKP şakşakçılığı yapanlardan bahsetmiyorum.)

Genelde kişiler kitleleri yönlendirir gibi gözükürken çoğu zaman kitleler kişileri yönlendirir, bilinçli ya da bilinçsiz, dolaylı ya da dolaysız... Sevilen oyuncular, bu tarz dizilerde oynayınca onu seven kitle de asker olgusuna daha ılımlı bakıyor. Asker hassasiyeti olan kitle de bu oyunculara daha ılımlı bakıyor. Bu karşılıklı ılımlı durum da oyuncuların bazı değerleri en azından yok saymasına mani oluyor.

İçinizi ferah tutun, bu diziler en temel yapı taşımız olan aile olgumuzu yerle bir eden, kimsenin fakir olmadığı, hiçbir değer yargısının kalmadığı ve şiddetin kutsandığı dizilerden de saçma sapan programlardan da daha zararlı olamaz toplum için.

Ve de askerlerimizin çatışmalar ve daha acısı şehit olma aşamasında yaşadıklarını daha iyi anlayabilmek açısından da bu dizilerin faydalı olduğunu düşünüyorum...

Çok izleyici vardır, bu dizileri izleyince "demek ki böyle oluyormuş" diyen. Ya da çatışma haberleri duyduğunda bir şeyleri kafasında daha net şekillendirebilen.

Birilerinin bazı değer ve hassasiyetlerden faydalanma amacı duyarak bir alan yaratması bizlerin bu alandan bu şekilde faydalanmamıza engel değil, olmamalı da.
Doğanın kurulanı da unutmamalı: "Doğa boşluk kaldırmaz. Bir şekilde dolar."

Yeter ki neyin ne olduğunu ve dezavantajı avantaja çevirebilmeyi, durumdan ülke çıkarları için faydalanmayı bilelim.

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
2 MART 2018
(Güncellenme tarihi 4 Mart 2018.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder