26 Eylül 2017 Salı

CUMHURİYET TURNUSOLU (HER DAİM ETKİLİ)




Cumhuriyet hakkındaki düşüncelerimizi dile getirdiğimizde birileri de "Aman, bu dönemde birlik olmamız lazım, sonra sıra sana gelir" diyor. Hatta geçen bir avukat manidar biçimde, "Cumhuriyet davası biter Üçüncü Yol davası başlar." dedi, başlasın dedim.

Birisi "inadına bir arada olmalıyız" dedi. Başka birisi "bu kötülerin kavgası değil yanılıyorsun, mecburen bir tarafta olmalıyız" dedi.

Orada söylediğimi burada da söylüyorum:

AKP'nin vitrini olan, AKP'yi uzun süre topluma sevimli gösteren, sonra AKP tarafından kullanım ömürleri bitip de dışlandıklarında "muhalifliği" keşfeden fakat ideolojik olarak halen Atatürk, Kemalizm, Cumhuriyet kazanımları karşıtlığı konusunda AKP ile doğal (ve de gerici) müttefik olanlarla aynı yerde olmayacağım, olmayacağız.

Hiçbir yerde "inadına" ya da mecburen durmayacağız. Neymiş, Brecht demiş ki "Faşizme karşı birleşmeyenler, faşizmin zindanlarında birleşir." (Bu da ne bitmez geyikmiş arkadaş...Hayatı Brecht okumakla geçen kişilere bir tane sosyal medya alıntısı ile duyar kasmalarına, entelektüel görünme çabalarına girmiyorum bile.)

Birleşsin anasını satayım. Kendi değerlerime küfür gibi yaşayan kişilerle ancak orada birleşiriz biz. Birleşmemizle de ayrışmamız bir olur ama, biz bir olamayız.

Şu ayrımı anımsatalım; bizler, yanlış düşünen, yönlendirilen bu ülkenin dürüst kendince vatansever ve durumun farkına varan samimi tüm yurttaşları bir araya geliriz. Geleceğiz de zaten. Ama müfredatı protesto ederken bile "Kemalist Diktatörlük" diyebilenle, milli irade ayağına şeriat savunuculuğu yapanla elbette birleşmeyeceğiz.

Buradan da söylüyorum, olur da içeri falan alırlarsa beni, bu tipitipler hukuk herkes için ayağına beni savunmaya kalkarsa dışlayın bunları.

İçeride yatmak, bedel ödemek değil de bunlara el açmak zorunda kalmış gibi algılanmak bitirir beni, benim gibileri. Birisi o zaman adımı ağzına alıp da cümleyi "...'a özgürlük" diyecek olursa ağzına kürekle falan vurun. Cümleyi bitiremesin.

Evet, bu dönemde birlik olmak zorundayız.

Ama bu dönemde kimlerle birlikte olmamız gerektiğini de bilmek zorundayız.

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
25 EYLÜL 2017

"ESKİ TÜRKİYE"NİN SANATÇISI - ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR




22 Eylül 2001.

Tam 16 yıl olmuş. 

Yine yaşım gereği büyüklüğünü yaşadığı dönemde tam idrak edemediğim kişilerden.

Mustafa Kemal ile kavga etmek yerine onun büyüklüğünü anlayan,

"İkinci cumhuriyetçileri hiç sevmiyorum. İlkinin cılkı mı çıktı, 70 senelik taptaze bir Mustafa Kemal hálá dimdik ayakta. Hiç Mustafa Kemal'in yanıldığını gördün mü? Çevremiz duman olmuş, dipdiri bir Türkiye ayakta duruyor. Altyapısı taş gibi sağlam duran bu cumhuriyeti bırakacağım, ikinci cumhuriyetçi olacağım, hadi canım sen de." diyen ama kendisini de "Marksistten öte komünist" diye nitelendiren büyük sanatçı Fikret Kızılok... Nesli tükenen "solcu"lardan amiyane tabirle...

Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti ordusu olduğu sürece bu ülkede şeriat olmaz." da diyebilen... Ne kadar tuhaf geliyor 2017 şartlarında değil mi?

Fikret Kızılok deyince akla "Gönül" gelir,"Bu kalp seni unutur mu?" gelir, "Ama babacığım" gelir, "Haberin var mı?" gelir... Benim için de "Yalan"ın yeri farklıdır ama siz onu yad etmek için çok bilinmeyen "Bir Devrimcinin Güncesi: Mustafa Kemal" albümünü dinleyin, olmaz mı?

Ah bir de yayımlasaydı da İlhan Selçuk için yaptığı albümü de dinleyebilseydik, Uğur Mumcu için yaptığı albümü dinlediğimiz gibi...

Son söz yine onda:

"Ben 16-17-18 yaşlarında ilk şarkımı yaptım. Yanlış yaptım. Çünkü başkalarının lafını kullanmıştım. Meşhur olduğum vakit de yine başkasının yazısından çıktım. Ben besteledim. Sonra bunun yanlış olduğunu anladım. Kendim yazdım kendim söyledim.Düşüncelerimi yapmaya başladım. O zamandan beri kendimi yeterli sayıyorum. Aynaya daha rahat bakabiliyorum. Ama felsefi açıdan bakarsanız tutarlılık gösterdiğimi zannediyorum. Müzikal açıdan bakarsanız kendi akorlarımı yaptım. Kendi sınırlarımı bulmaya çalıştım hep. Fakat hep kötü stüdyolarda iş yaptım. Ufak, "home" stüdyo dediğimiz yerlerde bunu yapabildim. Çünkü hiçbir zaman para kazanamadım müzikten. Bana kimse stüdyo imkanlarını vermedi. Sistem buna müsait değildi. Taviz vermek istemedim. Halkıma uyutacak şeyleri layık görmedim. Daha devrimci demeyeyim de daha ilerici bir tavır koydum kendi kendime. Bilmiyorum, kendimi erdemli hissediyorum ve böyle bir tavırda gidiyorum."

Anlam,
farkındalık,
besleyicilik,
nitelik
ve özlem.

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
22 EYLÜL 2017

MUSTAFA ÖNSEL'İN YENİ ÇIKACAK KİTABINA DAİR... - ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR





Geçen bir paylaşımla duyurmuştum Mustafa Önsel'in yeni bir kitap yazdığını ve editörlüğünü yapacağım bu kitapla ilgili Önsel Komutan'ın benden önce -editöryalden ziyade- okuyucu olarak bu çalışmayı incelememi istediğini. 

Kitabın "ilk okuması" az önce bitti. İnanılmaz bir kitap geliyor... İçindeki metaforları, bilgileri ve hiç tahmin edilmeyecek sonuç kısmı ile farklı tarzda kitapların karışımı, kimyasal tepkimesi gibi. Öyle ki bu kitaba kapak tasarlamak da isim belirlemek de kitabı yazmak kadar zor, içeriğin hakkını vermek açısından. Hala kitabın yarattığı etkiden çıkamadım 

Böyle bir kitabı yazmaya yeltenmek de yazabilmek de her babayiğidin harcı değil. Bu kitabı Emekli Kurmay Albay Mustafa Önsel değil, kumpas mağduru Mustafa Önsel değil Türk Aydını ve kanaat önderi Mustafa Önsel yazmış. Herkesin cesaret edemediği konulara girmiş. Kesimlerin sabit fikirli olanlarının sinir uçlarında gezinmiş.

Çözümü yazmış.

Okuduğunuz zaman bu dediklerimin abartı olmadığını göreceksiniz.

Ve iddiamı yineliyorum: Bu kitap büyük tartışmalar yaratır. Her daim hakikati arayan bir yazarın kitabı da tartışma yaratmalı zaten. Insan, ezberini bozacak ve kendisini düşünmeye sevk edecek kitaplar okumalı.

Mustafa Önsel'in bana düşünsel olarak güvenip kitabın yayımlanmasından önce benimle fikir tartışması yapmak istemesi, kitabın her kısmı ile ilgili fikrimi sorması ve önemsemesi benim için büyük onur. Kendisine bir de buradan teşekkür ederim.

Kitabın okuyucuya ulaşması için sabırsızlanıyorum, sanki kendi kitabımmış gibi. Bu kitap, aynı kategoride olmasa da Avcıoğlu'nun kitaplarının sağladığı türden bir katkıyı sağlayacak Türk aydınlanma tarihine. Onu besleyecek.