11 Ocak 2016 Pazartesi

TERÖRÜN GÖNÜLSÜZ GÖNÜLLÜSÜ OLMAK



"Terör, kullanan ile kullanılanın, korkutan ile korkutulanın birbirine karıştığı, kahramanlık yanı olmayan, kör ve iğrenç bir mekanizmadır. Teröristin de, karanlık emellerine yönelirken, çevresinde uyandırmak istediği kahraman görüntüsüyle gerçekte hiçbir ilgisi yoktur."
Uğur Mumcu

***

Son günlerin gündemi Beyaz'ın programına katılan kişinin söyledikleri ve Beyaz'ın söylettikleri ve sonrasında söyledikleri...

Terör, kendi çıkarları adına her şeyi kullanır, kullanacaktır da.
Kendisi saldırır savaş der, güç duruma düşer "inadına barış" der, çünkü ata sporudur demagoji. Beslenebildiği kadar beslenir.

Hele bir de duyduğu ilk cümleyi "düz mantığıyla" yorumlayıp, "tamam da bunun arkasında neler vardır" diye peşine düşme gereği duymadan "duyar kasan"lar olduğu sürece de daha çok ekmek çıkar teröre.

Terörün beslendiği mağduriyet bataklığı kurutulmadıkça da terörün kökü kazın(a)maz.

Beyaz'ın programına telefonla katılan kişinin program öncesinde başka sorular soracağını söyleyerek yayına alındığı açıklandı kanal tarafından.

Hatta öğretmen olmadığı iddiası bile var.

Bu doğru olabilir mi? Olabilir.

Bu şaşırılası bir şey mi? Tabi ki değil.

Terör ve sempatizanları, toplum hassasiyetleri neyse onu kullanır.

Sanırım bazı arkadaşların hafıza sorunu olduğundan, bazılarının da yaşı tutmadığından anımsayamıyorlar çocukların öne sürüldüğü teröre destek mitinglerini.

***

Beyaz önce birileri tarafından terör yandaşı, sonrasındaki açıklamaları ile başka "birileri" tarafından "Hükümet yandaşı" ilan edildi.

Ülkede suçlanması gereken ilk kişi Beyaz mı? Hayır değil. Ama denge güdeceğim diye "net" duramamanın böyle bedelleri de olabiliyor maalesef. Birçok insanın duruşunu korumasından ötürü sıkıntı yaşadığı, bedel ödediği dönemde kendi pozisyonlarını bu "esneklik" ile koruyan insanlar, bu tarz "çok yönlü" sıkıntılarla karşılaşacaklardır.

Bu olay üzerinden, sığ bakış açılarıyla başka insanları "çocuk öldürülmesinden rahatsız olmuyormuş" zannı altında bırakmaya çalışanlara yine Bilal'e anlatır gibi anlatmakta fayda var.

Bir devlet, kendisinin toprak bütünlüğüne kasteden örgütlerle mücadele eder.

Savaş, iki devlet arasında olur. Bir devletin kendi bütünlüğü koruma kapsamında yaptığı mücadele savaş değil, "terörle mücadele"dir.

Eğer ortada bir terör örgütü ve terör faaliyetleri olmazsa, en azından devletin kolluk güçlerinin saldıracak meşru zemini kalmaz. Yani terör olmazsa, terörist olmazsa mücadele edilmesi gereken bir durum da olmaz.

Hani birileri "çocuklar ölmesin" kelimesini cımbızlayıp da kendi duygu tatminini yaparken daha gerçekçi tatminleri gerçekleştirebilsin diye belirtiyoruz, eğer kendi tabirinizle "akan kanın durmasını," çocukların ölmemesini" GERÇEKTEN SAMİMİ BİR ŞEKİLDE istiyorsanız, önce terör örgütünü söylemlerinizle "bir savaşın iki meşru tarafından birisi" olarak normalleştirip de sonrasında akacak kanın gönülsüz gönüllüsü olacağınıza terör örgütünü karşınıza alın.

Sonrasında da hep beraber Türkiye Cumhuriyeti'nin yaptığı operasyonları hukuku çerçevede yapması adına kendimizi siper edelim, olmaz mı?
...
Yazının finalini de yazının yazılması aşamasında sosyal medyaya düşen bir haber ile yapalım, belki bu vesileyle bazı kişilerin varlığından haberdar olunur:

"Diyarbakır/Sur'da yaralanıp GATA'ya kaldırılan üsteğmenimizin bilinci açılmış.
Durumu iyiye gidiyor ama maalesef bacağının birini kaybetti.."

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
11 OCAK 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder