14 Aralık 2015 Pazartesi

HER DURUMDA MAĞDUR OLABİLMEK


Oluşumların, örgütlerin (legal-illegal fark etmez) belli bir çizgisi olması gerekir. Haklı ya da haksız, doğru ya da yanlış bir çizgisi, bu çizgisi doğrultusunda da arkasında ya da karşısında konumlandığı düşünce ve durumlar vardır, olmalıdır.

Fakat Türkiye'de istisnalar hariç tüm oluşumların siyasi düşüncesi "pişkinlik"tir.

Terör örgütü ve uzantıları ise bu konuda artık aşılmamış eşik bırakmamıştır.

Örneğin hem "asimile edildik" deyip, hem de "90 yaşında Türkçe bilmeyen ninelerimiz" cümlesini kurabilirler farklı farklı yerlerde çok rahat bir biçimde.

Bir kişi de çıkıp, "aga madem asimile olayı var, en az 5 kuşak geçmişken Ninen nasıl Türkçe öğrenmeden kaldı da kimse ona bir şey demedi?" demez.

Kimilerinin de demek işine gelmez.

Çünkü sorular, akılcı ve haklı cevapların varsa tercih edilendir onlar için.

Bugün da Güneydoğu'da yapılacak operasyonlar için öğretmenlere ilçeleri boşaltmaları söylenince birileri oturduğu yerden hem öğretmenleri hedef yapıyor, öte yandan terör örgütüne yakın kişiler öğretmenleri kaçmakla suçluyor.

Gitmeyin diyor onlara.

Arkadaşım siz şaka mısınız?

Kurulduğundan beri öğretmen katleden siz değil misiniz?

Halen öğretmen kaçırmaya devam eden siz değil misiniz?

Sırf Cumhuriyet bayramının kutlanması için sınıf süsledi diye öğretmenlerin masasına kurşun bırakan siz değil misiniz?

Hadi bunları da geçtim, bu okullardaki eğitim ve öğretmenler değil miydi "sizi asimile eden", "tektipleştiren"?

Hatta ve hatta siz değil miydiniz sene başında bu okulları boykot eden ve boykota davet eden.

Peki alenen tehdit ettiğiniz öğretmenler?

Okuduğu okulun kampüsünde 3 sene asıp kesip de son sene sırf doğuya gitmemek için KPSS kasan siz değil misiniz?

Orada öğretmenlik yapan insanların aylarca, yıllarca neler çektiğinin farkında mısınız?

Peki ya o öğretmenlerin o bölgede öğretmenlik dışında her şeyi yapmak zorunda kaldıklarını biliyor musunuz?

Bilemezsiniz.

Sosyal ağlarda balık olmak ve sistem uzantılarının size verdiği "popülist muhalif" kostümüne kukla olmak daha kolay ve zahmetsiz gelir. Hem de farkındalık yaratır.

Öyle ya, halkı uyutan dizilerde oynayıp da boş zamanlarında sosyal medyadan "muhaliflik" kasan "sanatçı" dostlarınla aynı paydada buluşmalı, aynı potada erimelisiniz.

Terör örgütü için her sivil, yerine göre paravan, yerine göre ise "siper"dir.

Son dönemde terör örgütünün en çok faydalandığı durum, terörist ile halkın birbirine karışması, terör örgütünün bunu bilinçli olarak yapmasıdır.

Öğretmenlerle ilgili bu çağrıları da bu düşünce doğrultusunda irdelenmelidir.

Bu sürecin en suçsuz olanları öğretmenler ve çocuklardır.

Baş suçluları da öğretmenine sahip çıkamayan, onları kaderine terk eden başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere Hükümettir.

O öğretmenlere kahpece saldıran terör örgütü ve sempatizanlarıdır.

Terör nereden gelirse gelsin insanlık suçudur.

Terör insanlığın ve evrensel değerlerin karşısındadır.

İnsanların özgürce yaşama hakkını gasp etme yetkisini kendinde görür.

Ve kendi çıkarları için her durumdan mağduriyet yaratmaya çalışır.

Uğur Mumcu'nun sözlerini anımsamakta fayda var:

"Terör, kullanan ile kullanılanın, korkutan ile korkutulanın birbirine karıştığı, kahramanlık yanı olmayan, kör ve iğrenç bir mekanizmadır. Teröristin de, karanlık emellerine yönelirken, çevresinde uyandırmak istediği kahraman görüntüsüyle gerçekte hiçbir ilgisi yoktur."

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
14 ARALIK 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder