11 Temmuz 2015 Cumartesi

Adalet Bakanlığı'na Çağrı - Çağdaş Bayraktar



Kumpas davalarda haklarında tutuklama kararı çıkan bir çok subay, onbinlerce km öteden ülkelerine gelmişlerdi.

Ki onların bir çoğuna, "gitme" telkininde bulunan, hatta yaşayabilecekleri başka yer öneren bir çok kişinin varlığını da ilk ağızdan duymuştum.

Fakat subayların hepsi geldi, teslim oldu.

Special Pasha TSK'sı
nın bakışları arasında zindanlara girdi bir çok subay.

Kendi ayaklarıyla gelince subaylar, kumpası kuranlar fazladan bir çaba sarfetmek zorunda kalmadı. Kendi ayakları ile içeri girenlerin üstüne kapıları kapadı sadece.

Sonra, kumpaslarda delil olarak kabul edilen dijital verilerin sahte ve tahrif edilmiş oldukları 20'den fazla kurum tarafından tespit edildi.

Bunun üzerine tabii ki hemen tahliyeler gerçekleşmedi.

Sonrasında -birileri Silivri'yi, Hasdal'ı yıktığını zannedebilir ama öyle bir dünya yok- Cemaat ve Hükümet arasındaki paylaşım savaşı oldu da insanlar özgür kalabildi.

Sonra yine aynı paylaşım savaşında birbirini yıpratmak hatta ortadan kaldırmak isteyen güçlerin kavgası sayesinde bazı davalar açılabildi.

İşte o davalardan birisi de, sahte delil hazırlamak suçundan Tahsin Türköz, Erdem Alparslan ve Hayrettin Bahşi'ye açıldı.

Ama tesadüfe bakın ki, sanıkların yurtdışına kaçtığı tespit edildi.

Bu kişiler için kaçma şüphesine yönelik yurtdışı yasağı bile koymayan küresel maşalar, yakın zamanda kaybettiğimiz Amiral Cem Çakmak için bile "Toplum için tehlike oluşturmadığına dair" tutanak istemişlerdi, üstelik Cem Çakmak ağır hastayken, kanser teşhisi koymuşken.

Sadece bu tutanak yüzünden 3 gün geç tahliye edilmişti Cem Amiral. Ve bunun gibi onlarca örnek de vardı.

Konuyu çok uzatmaya gerek yok.

Arkadaşlarımızla çağrımız Adalet Bakanlığı'na;

Çarşamba'nın gelişi Salı'dan belli.

Kumpas davalarının yetkili görünümlü tetikçileri Ömer Diken, Ali Efendi Peksak, Murat Üründü, Aytekin Özanlı ve Davut Bedir'i yurtdışına kaçmasını şimdiden engelleyecek çapa, yetkiye ve daha önemlisi yüreğe sahip değilseniz, bize haber verin, bizler gayet seve seve bu kişileri Misak-ı Milli sınırları içerisinde tutarız.

Hem Bakanlığınız da böyle "ayak" işleriyle uğraşmamış olur.

Ne dersiniz?

Çağdaş BAYRAKTAR
11 Temmuz 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder