24 Temmuz 2015 Cuma

Acının Tutulan Dili




"Acının dili, dini, ırkı olmaz" paravanıyla kendine yakın gördüğü kişi ve oluşumlarla ilgili "duygudaşlık gösterilerinde" karşılaşabileceği tepkilere "siper" alan bazı kişiler için bu kare,
"Ne yazıyor isminde, haa Polis mi, amaan ne üzüleceğim" denip üstünden atlanılacak karelerdendir,
maalesef biliyoruz.


Yaşayarak gördük.

Yine de bilmek isteyenler olur.

Fotoğrafta, şehit polis Tansu Aydın'ın tabutunun yanında yatan kişi, şehidimizin eşi Vu Yhuy Tuanvi.

Kendisi Tayvanlı.

Durumun izahını yapabilecek cümleler var mıdır bilmiyorum,

benim bildiğim, benim cümle haznemin bu kadar geniş olmadığı.

***

Sadece aklıma takılıyor;

O kadın bu durumu nasıl anlayacak, birisi nasıl anlatabilecek de O da kabullenecek?

Zor.

Üstelik en az iki konuda bulunduğu konum itibariyle "kaybeden".

Birincisi eşi, şehit olduğu için,
İkincisi "Kadın haklarından faydalanma ve kadın haklarını savunan sözde oluşumlar tarafından sahiplenme ihtimali".
Malum,
kendisi,
Kendisi -afedersiniz- Al bayraklı tabuta sarılmış bir şehit eşi.
...
***

Kareyi görünce insanın aklına "Vatan sağ olsun" demek geliyor. Tam başlarken cümleye, telaffuz ederken "vatan"ı,

sözde vatanı temsil edenleri görünce de birden sapıyor cümle yolundan,

Nazım'ın dizeleri geliyor akla;

"Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla..."
...
Bugün yine çok öldük.
Dün de,
ders alınmazsa ve birlik olunmazsa,
korkarım,
yarın da.


****

(Şu an Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden kurumlar işgal altında olabilir.
Ve bu sebeple ben polisi hatta askeri bile sevmeyebilirim.
Fakat her şeyden önce ben Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşıysam,
ve birilerinin polisi ve askeri hedef alma sebebi, onları "Türkiye Cumhuriyeti" olarak görmesinden kaynaklıysa,
orada hedef sadece vurulan, yaralanan, şehit edilen kişi değildir.
Çünkü hedef benimdir,
hedef biziz,
hedef Türk ulusudur.
Sonuna kadar dururum terörün karşısında.
Bunu ayırmakta fayda var sanırım...)
Çağdaş Bayraktar
24 Temmuz 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder