19 Mayıs 2015 Salı

HANGİ CHP? - Çağdaş BAYRAKTAR



Bu manşet, görüldüğü gibi Zaman gazetesinden.

Tarihi mi? 18 Mayıs 2015.

Seçime yaklaşık 20 gün kala.

19 Mayıs'ın yıldönümünden de sadece bir gün önce.

Hadi diyelim ki, içerik gayet iyiydi ama gazeteciler cımbazladılar, algı operasyonu yaptılar.

Bu başlık da bu şekilde ulaştı.

(Ki bu konuda partiden yapılan bir açıklama, düzeltme yok)

Ve yine hadi diyelim ki Kemal Kılıçdaroğlu bu başlıktan rahatsız oldu.

O zaman sormaya başlayalım:

Zaman gazetesine neden röportaj verdiniz?

Ne bekliyordunuz?

Bazıları hemen ortaya atlayıp şunu diyebilir: "17-25 Aralık sürecinden sonra gazetenin yaklaşımı değişti."

Buna verilecek yanıt, hem evet, hem de hayırdır.

Evet değişti. AKP'ye bakışı değişti.

Hayır değişmedi! AKP ile aralarında düşünsel hiçbir fark söz konusu değil!

Yolsuzluk operasyonundan beri her gün gazeteyi takip eden birisi, bu farkı fark eder.

Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi anti-Kemalist de, Said Nursi başka bir şey mi?

Özellikle o süreçten beri elimden geldiğince incelemeye çalıştım, aradaki çekişmede düşünsel farklılığın payı nedir diye; yok! Hiçbir fark yok. Zaman gazetesi için de Kamışlı Rojava, Uludere Roboski! Çözüm sürecine bakıştan tutun da, eğitim sistemine kadar her şey aynı. 

Hatta cemaatin çizgisi daha radikal ve uzun vadeli.

Çok uzaklara gitmeye bile gerek yok.

17 Nisan tarihli manşette, Kimse Yok Mu Derneği'ne yönelik yapılan operasyonu "28 Şubat'tan beter" diye yayımlıyor gazete:







Benzetmeyi görünce, 28 Şubat sürecinde aradan fırlayan, parlatılması için ihtiyaç duyulan mağduriyete sahip olan sanki başkalarıymış gibi düşünüyor insan.

Aynı gazetenin bir de 19 Nisan'da attığı başlık var ki, bu başlık gazetenin tarihsel süreçte kendisini konumlandırdığı yeri de, olayları koyduğu yeri de net bir şekilde gösteriyor.

Konu, Emniyet Müdürlerinin tasfiyesi(!)

Ve yine bir benzetme eşliğinde verilen haber:





***

Daha eski zamanlarda, bu gazetenin kumpas davalarındaki "tetikçi" rolünü kim unuttu?

Davalarda hükmü mahkemeden önce veren, masum insanları alenen yargılayıp, cezalandıran kimdi?

Alınan mahkeme kararlarını daha mahkeme açıklamadan yayınlayan kanal, hangi gazetenin uzantısıydı?


Kumpas davalarının bir amacı da CHP'deki dizayn olduğu için Kılıçdaroğlu çok rahatsız olmamış olabilir. Ki kendisine davalara neden gitmediği sorulduğunda "darbe yanlısı gibi gözükmek istemiyorum" demişti. Bu açıklamanın da mahkemeden önce hüküm vermek olduğunu tartışmıyorum bile.
Bunu okuyan bir insanın aklına ilk gelen soruysa şöyle:

"O zaman Kılıçdaroğlu'nun; Sezgin Tanrıkulu gibi kişileri yetkiye boğarken "Kürtçü", Binnaz Toprak gibi kişilere yetki verirken "Cemaatçi", Faik Tunay gibi kişileri vekil yaparken -eski tabirle- "sağcı", Faruk Loğoğlu gibi kişileri göreve getirirken de "Amerikancı" gibi anlaşılma kaygısı duyması gerekmez miydi?"

Bu kaygıları duyma gereği mi duymadı, yoksa bu kişilerin ne olduğunun mı farkında değil?

***

İşte böyle bir ekiple, duyduğu- duymadığı kaygılar dahilinde, Kılıçdaroğlu Zaman gazetesine böyle bir röportaj verip, Atatürk dönemine yönelik dolaylı eleştirisini, bizzat "Atatürk düşmanlığının odağı" halinde olan zihniyetin gazetesinde paylaştı. 

Ne güzel değil mi?


İnsanın aklına -aynı zamanda eski bakan olan- Ahmet Taner Kışlalı hocamızın sözleri geliyor:


"Kurultay yaklaşırken anımsatmıştık:


- Göğsünü gere gere "Ben Kemalistim" diyemeyenin, CHP'ye genel başkan adayı olmaya hakkı bulunmamalıdır!..

Altını çizmeye özen göstermiştik:

"Tıpkı "Ortanın Solu" hareketinde olduğu gibi; önce tarihsel kimliği 21. yüzyıla taşıyacak bir hareket başlatılmalı...
İnsanlar bir düşünce bütünlüğünün etrafında buluşmalı...
Ve hareketin en iyi sözcünün kim olacağı daha sonra gündeme gelmeli!..

Neredeyse haykırmıştık:

- Ya o bayrağa layık olun ya da bayrağınızı ve adınızı değiştirin!..

* * *
Varlıkları içinde CHP'ye zarar verenler...
Kemalizmin adını bile ağızlarına almamak için her türlü laf cambazlığını yapanlar...
Danışmanı ya da yardımcısı olmaları gerekirken, kendileri genel başkanlığa soyunan "ideolojisiz" teknokratlar...
"CHP'de kimlik sorunu yoktur!" diyebilen körler ya da oportünistler...

Listeyi uzatmaya ne hacet!"
(...)


[ 23 Mayıs 1999 / Cumhuriyet ]


***

Sayın Kılıçdaroğlu, İzmir'de "Mustafa Kemal'in Askeriyiz" diyecek, Zaman gazetesinde faşizm kıyaslamasını "tek parti yönetimi" ile yapacak, Bartın'da "Türkçemiz ses bayrağımız" deyip, Tunceli'de "Ben Dersimli Kemalim" deyip, sözde katliam belgeselinin galasına en önden alkış tutacak,

bunun adı da kucaklayıcılık mı olacak?

Yiyen varsa afiyet olsun!

***

Bu arada belirtmekte fayda var.

17 -25 Aralık sürecinden sonra başta CHP ve MHP olmak üzere AKP'ye muhalif olan tüm parti ve örgütler gazetede daha fazla yer buldu. Fakat gazete bunu kendi düşüncesinden zerre kadar ödün vermeden kendi çıkarlarına göre yaptı, her şeyi kendisine göre yonttu, kullandı.

Örneğin yine 19 Nisan 2015 tarihindeki üst başlık gibi:




***

"Göğsünü gere gere "Ben Kemalistim" diyemeyenin, CHP'ye genel başkan adayı olmaya hakkı bulunmamalıdır!.."

Eğer, olursa, bu durum partinin kurucu değerlerine layık olunamayacağını gösterir, o zaman da adı ve bayrağı değişmelidir partinin!

Hem böylece Kemalist seçmen de, işgal birlikleri de rahat bir nefes alır. Tabi yap(a)mazlar bunu, çünkü bilirler parti tabanındaki Atatürk ve Kemalizm karşılığını, kendi karşıtlıklarına benzemez.

...

İnsanları salak yerine koyma dönemi bitti. 
Siz geçtikçe temiz geçmişlerden kirli niyetlerinizle, 
öteceğiz biz size uzanan dedektör gibi. 
Ve arın(dırıl)madan "zararlı" düşüncelerden bedenler, düşünceler, kurumlar,
her seferde daha gür çıkaracağız sesimizi,
sizleri efendilerinizin yanına kaçırana kadar!


Çağdaş BAYRAKTAR
19 MAYIS 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder